Foto Galeri
Yazı-yorum 4.Bölüm MAG OLMAK
Yaklaşık
2 yıl öncetarih
Yayınlayan
Ebru KaplanKAHRAMANMARAŞ ANILARI
6 Şubat 2023 Kahramanmaraş da deprem olduğunu öğrendiğimizden beri 1 saat geçti . AFAD’dan bizi Sabiha Gökçen’e götürecek aracı bekliyoruz. Mahalle Afet Gönüllüleri acil olarak toplandık. 12 Kişi gidileceğini öğrendik. Araç geldi. Yolda markette durduk. Yiyecek ve su ihtiyaçlarımızı aldık. Tekrar yola çıktık. Sabiha gökçen hava limanına az kaldı. Zamanla yarışıyoruz. Araç da ses yok kelimeler sessiz herkes telefonlarındaki haberleri takip ediyor . Dua ediyoruz. Zamanında varabiliriz inşallah!
Havalimanına geldik. Araçtan ekipmanları indirdik. Bekliyoruz. Son durum çok kötü. Depremin sadece Kahramanmaraş’ta olmadığını 11 İlimizi yıkıp geçtiğini öğreniyoruz. Gözyaşlarımıza hakim olamıyoruz. Sadece biz değil herkes ağlıyor. Şimdi daha çabuk gitmeliyiz zaman çok daha değerli … Havalimanında bir telaş var . Gözlerde buğulu tek yöne bakan sessiz kelimeler … Hareketlendik. Ekipmanlar uçağa yüklendi. Havadayız. Dua dilimizde zaman kısıtlı …
Havada iken bir haber geliyor. Malatya’ya inemeyeceğimiz söyleniliyor. Malatya Havalimanı iniş bölümü çökmüş. Kısa bir sessizlik ve uğultular yükseliyor. ”Nereye ineceğiz ?” Kaptan ekip başlarımızla konuşuyor. Kayseri de karar kılınıyor. Kayseri’den dağıtım olacak. Görev yerimiz Kahramanmaraş zaman geçiyor. Saat kaç bilemiyoruz. Kimse saatle ilgilenmiyor. Gitmek lazım hadi çabuk çabuk….
Bir saat oldu hala bekliyoruz. Tüm ekipler burada Tıp öğrencileri , doktorlar , umke , afad , k77 , magder , sivil arama kurtarma ekipleri otobüs bekliyoruz. Tıp çalışanları Hatay’a yola çıktı. Hadi Kolay gelsin koca yürekli insanlar …
Bekliyoruz 1,5 Saat geçti. Ayaklarımızda derman kalmadı. Yüreklerimiz ağlıyor. Zaman geçiyor. Otobüs geldi. K77 ve MAG-DER Kahramanmaraş yolundayız . 2-3 saat deniliyor. Karnımızın açlığını hissettik. Çorba arası ihtiyaç molası verildi. Sonrası malum yine yollardayız . 3 Saat geçti . Yollar tıkalı çünkü depremzedeler kaçıyor . Şehir dışına çıkmaya çalışırken yollar tıkalı Ambulans önde bizim otobüs arkada ilerlemeye çalışıyoruz.
İlk gördüğümüz bina ve binalar dümdüz , sonraki daha beriki dur bu sağlam mı hayır buda çökmüş. Bir siteymiş sanırım artık yok . Tepesinde bir çok yardım ekibi sessizlik diyorlar kim kime dum duma sessizlik çığlık çığlığa zaten sessizlik duman ve çöküş sebebi ile toz her yerde … Otobüs ilerliyor ilk varış yeri AFAD Kriz merkezi orada hazırlık yapılıp sahaya çıkılacak. Otobüsteyiz. Deprem oluyor . Otobüs sallanıyor yerler yarılmış. Şoför tecrübeli neyse ki yan taraftan geçen acil müdahale ekibi otobüsüne son anda çarpmaktan kurtulduk. Deprem sarsıntısından büyüklüğünü tahmin ettik 6,8 bu bir artçı dediler.
AFAD Kriz merkezine ilerlerken bir haber daha geldi. Azerbaycan destek için yola çıkmış dediler. Can kardeş , kan kardeş Azerbaycan . AFAD kriz merkezine ulaştık. Belgeler veriliyor Mahalle Afet Gönüllüler Derneği Başkanımız Sabri Karaçam AFAD yetkilileri ile konuşuyor. K77 İle sahaya çıkacağız . Saat : 23.00 suları ….
Çisileyen yağmur altında dualar dualara karıştı. AFAD Kriz merkezi dışında bekliyoruz. Bizimle birlikte bekleyen bir basın ekibi de var. Ne Var Ne Yok ekibinde iki genç muhabir. Ankara’dan yola çıkmışlar bizimle gelmek istediklerini ve AFAD yönetimine danıştıklarını kabul ettiklerini söylediler. Ellerinde izin belgesi ile bekliyorlar. Yanımıza uzaktan koşarak gelen biri genç biri 45-50 yaşlarında ağlayan birileri yaklaşıyor. Birazdan kim olduklarını öğreneceğimiz depremzedelerin baba oğul olduğunu iş çıkışında deprem olduğunu ve evlerinin çöktüğünü öğreniyoruz. Kazma kürek ne olursa verin bari biz çıkaralım diyorlar . Kimse görmüyor kimse duymuyor. AFAD Kriz merkezi binasına yönlendiriyoruz. Kimse bilmiyor , soruyorlar ağlıyorlar, ses yok , kimse yok . Üzerinde battaniye olan 30-35 yaşında yalınayak bir kadın yaklaşıyor. Bina da yetkili biri yok diyor. Bizim bina da çöktü. İlk bize gelseniz eşim ve kızım binada kaldı diyor. Sessizlik … Kadın bağırmaktan sesi kısılmış ağlıyor için için ses yok kimse yok … Ekip hazırlanıyor … Öğreniyoruz .. Gelen baba ve oğulun ayrıca sesi kısık bayanın aynı yerde olan ihbar edilen cadde üstündeki binaya gideceğiz. Seviniyorlar . Gidiyoruz. Kurtaracağız inşallah ..
Bina yakınlarında bir yerde indik. K77 ve MAG-DER Ekipmanlarını indirdi. Ekipmanların başına 2 kişi nöbetteyiz. Geri kalanımız K77’ye destek ve etrafa bakmak için keşif yapıyorlar. Sessizlik , soğuk ve sağanak yağan yağmur derin nefes alıyoruz. Bir ses duyabilmek için… Sesimi duyan var mı ? Sesimi duyan varsa bir yere vur … Derin sessizlik… Yan binadan gelen duvara vuran patlamış merdivenin demiri duvara vuruyor. Sessizliği bölen ikinci ses karşı kaldırımda yanan çıtırdayan ateşin sesi … Ateşin yanına çağırılıyoruz. Depremzede olduklarını konuşunca anlıyoruz. Geldiğimiz bina da annesi, babası ve kardeşini kurtarmaya çalışan kızı damadı ve kız kardeşleri … uzun bir sessizliğin ardından K77’nin sesi sessizliği bozuyor . Sesimi duyan var mıııı?
”Bizim daire en üst katta yağmur yağıyor annem üşür” diyor genç kadın. Biz de bulacağız diyoruz merak etme bak geldik mutlaka bulacağız diyoruz. Sarılıyor genç kadın ıslak soğuk elleri ellerimi tutuyor. Derman oluyoruz biz beş kadın soğuk yürekleri ısıtmaya çalışıyoruz. Anlatıyor nerede olduklarını teyzeleri o gece onlarda kalmış. Yeni evliler 3 ay olmuş. ”Kardeşimde gelmek istemişti fakat annem özlerim oğlum ben seni diyerek izin vermedi ”dedi. Gözleri donuk bir eşine bakıyor bir apartmana elleri bizim elimizde arada sıkıyor istemsizce umutla bekliyor. Çağırıyor bizi eğitmenlerimiz oda yine kaldırımda bekliyor. Anlıyor sanki sessizliği biliyor sanki … K77 Ekip şefimiz yukarıda 3 ex var diyor. Yüreğim donuyor o an belli etmemek gerekiyor. Ne başımızı sallıyoruz nede tepki verebiliyoruz. Ceset torbası yada battaniye lazım diyor . Nereden bulacağız o sırada bir polis arabası görüyoruz. Zorla durduruyoruz. Acil ceset torbası lazım en az 3 tane diyoruz. Tamam der gibi başlarını sallayıp uzaklaşıyorlar. Bekliyoruz ne gelen var ne giden … Ekipten bir kaç kişi sinirli bir şekilde geliyor. Öğreniyoruz. Elektrikleri vermişler… Sessizlik … yutkunmaya çalışıyoruz. Elektrikleri hemen kestirin diyoruz. Yağmur yağışı artıyor. Elektrik kestirildi. SESSİZLİK , Karanlık ve soğuk hakim şimdi tüm cadde de ….Hala giden aracı bekliyoruz. Gelmedi. Gelsin diye umut ediyoruz.
K77 Ekibi ve MAG-DER Ateşin başındayız. Ekipman eksik. Karanlık da çalışamayız diyorlar. Işık yok . Artçılar da devam ediyor. Sabah geliriz diyorlar. Araç bekliyoruz. Elele’yiz beş kadın tek yürek olmuşuz. Bekliyoruz. Sabah çabuk olmalı diye dua ediyoruz. Araç geldi . Kriz Merkezindeyiz.
Bir kaç saat dinlenmeliyiz diyoruz. Kriz merkezi dolu . Azerbaycan yardım ekibi gelmiş. UMKE , K77 , MAG-DER ve AFAD Gönüllüleri aynı binadayız. Tulumlarımız , paçalarımız kendimiz ıslanmışız, üşüyoruz, uyku ne var ne yok , aç değiliz ama açlık hissediyoruz. Bir sandalye bulduk. Sırası ile uyuyacağız. Yerlere bulduğumuz kartonpiyerleri koyduk bazılarımız onun üstünde duvara yaslanarak uyumaya çalışıyor. Birbirimize yaslandık. Daha sıcak oldu . Uyumaya çalışıyoruz. İhbar geldi bir binada asansör boşluğunda canlılar olduğu söylendi. Bizden üç kişi oraya gitti. Onlar gelene kadar uyumaya karar verdik .
Sabah 7 de ekipler geldi. Hazırlanın dediler . 8.30 gibi çıkacağız denildi. Yine yollardayız. Bir eve gidiyoruz. 3 katlı altında dükkan olan bir binaya gidiyoruz. Cadde üstünde sağlam kalan sadece diş hastanesi var . Park da yemek çadırı kurulmuş gönüllülerce yemek dağıtımı yapıyorlar. Şehriye çorbaları elden ele ulaştırılıyor. Binanın önündeyiz . Yine bir aile dışarıda annelerini bekliyor. Ses duyduk diyorlar. İçeriye sesleniyoruz. SES yok ! Tekrar sesleniyoruz. Yine ses yok! Rüzgar bile esmiyor. O bile sessiz…
Bina da elle tutulur yan kalmamıştı. Hilti de işe yaramıyordu. Jeneratör gerekiyordu. Fakat uçağa alınmayacağı söylendiği için jeneratörümüzü geride bırakmıştık. Uçağa alınırken bir çok ekibinde içindeki benzin boşaltılmıştı. Kısacası elimizdeki gereçlerde işe yaramıyordu. Kepçe istedik. Ekibimizin elinde ayrıntı çalışacak ekipman vardı sonuç da hemen çalışmalar başladı. Hiç dinlenilmeden 7 saat enkazdan anneyi çıkarma çabası devam etti. Dışarıda bekleyen 30-50 kişi akrabalar, yeğenler ,çocukları ,torunları anneyi bekliyordu. Enkaza yaklaşılmaması gerektiğini anlattık 4 bayan uzaklaştırdık akrabaları… Kızı annesini görmek istiyordu. Battaniyeler örtüldü. 7 Saatin sonunda annenin ilk dakikalarda kiriş ile yatak arasında kalarak vefat ettiği görüldü. Son ana kadar ses gelmese de biz bu durumu bilsek de umudu elden bırakmadık. Oradaki aileye ağlanılacak omuz , tutulacak el olduk. İyi ki eğitim aldık dedik.
Oradan ayrılırken ayak parmaklarımızı hissetmedik. Sesimiz gitmişti. Üşüyorduk. Soğuktan mıydı yoksa duygulanmaktan mıydı ? bilemiyorum. Tek bildiğim kendimi tutamadan titriyor , titriyordum…
Yatacak yer ayarlamak gerekiyordu. Ekibin en azından uyuması güç kazanması gerekiyordu. Battaniyeler bulduk. Yalova’dan götürdüğümüz ekipmanlarımızın bir bölümü çalındığı için uyku tulumlarımızda o ekipmanlarımızla gitmişti. 12 Kişi yan yana soğuktan korunarak 4 saat uyuduk. Sabah 4 kişi hastalandığımız için saha çalışmasına gidemedik. Başkanımız ve eğitmenlerimiz saha çalışmasına gittiler.
Günler saatler isim anlamlarını yitirdi. Ne zaman yemek yiyorduk ne zaman uyuyorduk ne zaman uyanıyorduk. Zamanın adı yoktu. Yemek saati yoktu. Uyku vakti enerji tükenene kadar yoktu. Akşam olduğunu ekip saha çalışmasından geldiğinde anlıyorduk. 3 Gün geçtiği halde boğazımızdan sıcak çorba geçmesini dilemeye başlamıştık. Gönüllü ordusu Türkiye’min muhteşem kardeşleri evlatları arabaları ile mercimek çorbası dağıttılar tüm saha çalışanlarına o gün yeni bir ders daha öğrendik. Açlık değil. Sağlıktı önemli olan. Damağımdan geçen ilk kaşık da o çorbanın lezzeti dünyalara bedeldi. Yalova da her sabah içtiğim kahveye özlem duyuyordum. Çay en aranılan içecekti. Bulunması en zor içecekler kahve ve çaydı.
Biz bunları söylediğimizde herkes oraya çay ve kahve içmeye mi gittiniz dese de yaşanılan ortamı durumu bilmedikleri için onlara saçma bize hayat geliyordu. Psikolojimiz düşmesin diye hep konuşuyor birbirimize hayatlarımızı anlatıyorduk. Biz 12 kişi aile olduk. Baba ve abiler sahadan gelir bizde onlarla yemek yer ve orada bulunan depoda çalışmaya başladık. Sabah kahvaltı sonrası gidiyor gece 3 de dönüyorduk(oda zorla tabi).
Yetiştirilmesi gereken malzemeler ayırılıyor. Giysi ve ayakkabılar istifleniyor dağıtılmak üzere teslim ediliyordu. Battaniyeler , yataklar, çoraplar, iç giyimler, çocuk genç kadın erkek kıyafetleri, ayakkabılar … MAG-DER orada aranılan sorulan 5 Kadın olmuştuk. Yorulmadan dinlenmeden çalıştık.
Yardım gönderilen kıyafetlerden çıkanlar en çok duygu yüklü anlarımıza sebep oluyordu. Kumbaralar , paralar yazılı notlar … Hepsini depo yetkilimiz Fatoş Hanıma teslim ediyorduk.
Gün geçtikçe tüm dünyadan yardımlar gelmeye devam ediyordu. Afet ekipleri de gelmeye devam ediyordu. Kardeş Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan , Kuzey Kıbrıs ve Türk Devletleri geliyorlardı. Arama kurtarma ekiplerinin arasında köpekli ekiplerde gelmeye başlamışlardı.
Dördüncü günün sabahı tuvalet ihtiyacımızı göremediğimiz için sorun olmaya başlamıştı. Saha çalışanları kadın erkek ayrımı yapmadan her tuvaleti kullanmaya çalışıyordu. Sonuç akıl almaz bir duruma gelmişti. Artık korkumuz hijyensiz bir ortamda hastalık kapmadan yaşama çabasına dönüşmüştü. Tuvaletler için artık haykırmaya başlamıştık. Kalmak çalışmak enerji harcamak zor bir hal almaya başladı.
Başkanımız ve eğitmenlerimiz son görevlerine gittiler . Bir köyde mahsur kalan hayvanları kurtarmak için sahaya çıktılar . Son günden bir önceki gün saha görevlerini yerine getirmek en azından kurtarabilmek için çaba sarf eden ekiplerimizi ayakta alkışlıyorum. 12 Mahalle Afet Gönüllüsü Ekibi olarak sahanın bir çok yerinde yer aldık. Eğitimlerimizin hakkını verdiğimizi düşünüyorum. Deprem değil bina öldürür. Deprem değil eğitimsizlik öldürür.
Saha çalışmalarımızda karşımıza çıkan yürek burkan kızdıran fotoğrafları da altta göreceksiniz. Kahramanmaraş da ikinci gün ihtiyaçlarımızı alacağımız market bulamamıştık. Çünkü hepsi yağmalanmıştı.
Kahramanmaraş da özlediklerim var. Ayşe ve ailesini , Tarhanadan ilk yediğim cipsi armağan eden can dost ailemizi asla unutmayacağım. Bir gün yolum düşerse orada can dostlar bıraktık. Yeniden geleceğiz. Sağlıklı ve mutlu günlerde…
Son Fotoğrafımızı da buraya bırakıyorum. Anılarımız yüreklerimizde MAG olmakla gurur duyuyorum.
Eğitim almaya devam ediyoruz. Mahalle Afet Gönüllüsü olmak afetlerde kendi çevrenizden başlayarak ihtiyacı olan her can için yardımcı olabilmek , kurtarmak , kurtarıcı olmak . MAG-DER Ailemiz olarak sizleri yanımızda görmek isteriz.
MAG-DER Eğitimleri için :
Sabri Karaçam – 0535 388 78 38
Sabri Karaçam facebook adresi https://www.facebook.com/sabri.karacam.142
Beğenebilirsin
-
Başkan Tutuk’tan Kentsel Dönüşüme Destek Çağrısı “Gelin Dönüşümü Hep Birlikte Yapalım”
-
Oral: ‘Deprem, Ülke gerçeğimizdir’
-
BAŞKAN TUTUK’UN 17 AĞUSTOS MESAJI
-
Altınova, Olası Afetlere Hazırlanıyor
-
Deprem Gerçeği Paneli ve Belgesel Gösterimi YTSO’da Gerçekleştirildi
-
YALOVA MAG-DER, SUGÖREN KÖYÜNDE SANAL TATBİKAT YAPTI