Ne güzel şu anda bach dinliyorum. Gözlerim kapalı diyebilirdim ama diyemem çünkü gözlerimi kapatırsam nasıl yazarım size köşe yazılarımı.. Uzun zaman mı oldu kalem ve kağıt nasıl özlemişler birbirlerini resmen kağıt üzerinde kayarak yazıyor. Neredeyse benim düşüncelerimi es geçecek türden dile gelecek koşarak ilerleyecek …
Haberleri yazarkende böyle ilerlese bu meret daha çabuk ilerleriz o mailden bu maile geçerken hızlı okunan mailler olsa hatta kopyala yapıştır yapmasak hatta her habere uçarcasına yetişebilsek ne güzel olurdu. Hep bir fazlasını istiyoruz şu hayattta ama bir türlü yetişemediğimiz tek unsur kendimiz oluyoruz.
Bugün var mıyız varız dur be koçum baksana şu etrafına yaz bitiyor geliyor sonbahar tabii her meysim güzel her mevsim farklı ne kadar biz insanlara benziyor.
Özlemişim yazmayı … Şikayet eleştiri hatta kızgınlıkla yazılan veryansınlar olmadan sert atışlarda vuruşlarda bulunmadan yazmayı özlemişim. Bugün olalı düşünüyorum. Bir ziyarette bulunduk . Bir kaç bilgi alışverişi yapalım istedim. Randevuyu alamamak almak arasında gidip geldiğim bir üst makamdaki bir büyüğümüzle bilgi paylaştık. Paydaş olabilmesi için ara yol bulalım diye düşündüm. Olmadı sanırım yada olmaya adım için biraz daha düşünmem gerekiyordu. Şimdi bunları neden sizlerle paylaşıyorum. Ben okuyucularımla paylaşmayı seviyorum belki de ..
Agresif diyenler hasta olduğunu iyileştiğini anlatma diyenler çok söylendiler bana zamanında ben paylaşmayı seviyorum. Açık olmayınca hayata kendime de kapalı oluyorum. Bu beni hasta ediyor aslında eğer anlatırsam içim temizlenecek gibi geliyor. Bende bana göre anlatıyorum yazarak …
Diyorum ya uzun zaman oldu yazmayalı kitap okumayı sevdiğim gibi yazmayıda seviyorum. Nereden tutarsam oradan işte hani diyorum ya içimden geldiği gibi …
Derin nefes alıyorum şu an verirkende derinden çıkıyor ve sanki içimdeki en kararsız duygularımı dışarı vuruyorum. Yazarken sanki sizlerle konuşuyorum. Anlatıyorum bir bir ve sanki sizde cevap verecekmişsiniz gibi .. oradan konuşacakmışsınız gibi …
Ay ışı sonatı vay be diyesim geldi . İlk dinleyişim aklıma geldi. Orta okula giderken TRT 3 de annem dinlerken rast gelmiştim. Beni uzaklara götüren bir tınısı var. Her zaman yazılarımı klasik müzik dinleyerek yazıyorum. Ebru Oğuz ablamın kulakları çınlasın en derin duygulu şiirlerini sebzeleri doğrarken yazdığını söylemişti. E hepimiz farklıyız aslında bir birimize benzediğimiz ve birbirimizin frekanslarına uğradığımız günler dışında farklıyız. Hepimiz bir olduğumuz günlere kavuşsak bir uyanış olsa aynı düşünsek birbirimizin düşüncelerini anlasak hiç yanlış anlamalar olmasa hayatımızda …
O zaman düzelir mi dünya … Değişim gerçekleşirse biz bilinci doğarsa dünya pozitif duruma geçer mi ? Olumsuzluklara rağmen dışarıda yağmur sesi bir taraftan içtiğim sıcak çikolata bir elimde kalem aradığım leylak kokulu defterim. Annemin sesinden uzaklara yazılmış şiir tadında şarkılar babamın piposundan çıkan captan black tütününün kokusu… Hissettiğim tüm duygularımla yazıyorum sizlere bu hafta böyle olsun içimden geldiği gibi ..
Yaz bitiyor sonuçda şurada kaldı 4-5 gün , ben sizler için yazıyorum. Biraz özlem dolu biraz bende kalan duygularla … Uzun zaman oldu kalem ve kağıtı elime almayalı…
Uzun zamandan sonra bugün ilk defa aldım elime sizin için yazıyorum içimden geldiği gibi …